Eğitimin Göz Bebeği Finlandiya Eğitim Sistemi

Sınav Yok!

Uluslararası değerlendirme çalışması olan PISA’da her yıl en üst sıralarda yer alan Finlandiya hem eğitimciler hem de veliler için bir merak konusudur. Herkese koşulsuz fırsat eşitliği sağlayan bu ülkede dileyen her öğrenci üniversiteye gidebiliyor ve sınav sisteminin yerini öz değerlendirme almıştır. PISA sorularında, öğrencilerin, matematik, fen bilimleri ve okumayla ilgili sahip oldukları bilgi ve becerilerin ne kadarını hayata geçirebildikleri, sorunlarla karşılaştıklarında ne kadarını uygulayabildikleri ölçülmektedir. PISA testi ilk 1997 yılında uygulanmaya başlamıştır ve 15 yaş grubundaki çocuklara uygulanmaktadır. 2000 yılından beri uygulanan bu testlerin sonuçlarında en başarılı ülkelerden biri hep Finlandiya olmuştur. Zorunlu temel eğitim boyunca, değerlendirme adına herhangi bir ulusal sınav veya yıl sonu sınavı olmayıp, öğrenciler öğretmenin hazırladığı sorularla değerlendirilmektedir. Bu yüzden öğretimin odağında öğrencileri test sınavlarına hazırlamak yerine tamamen öğrenme vardır. OECD Principles of Corporate Governance verilerine göre Finli öğrenciler üzerindeki ders kaygısı ve stresi diğer ülkelerdeki akranlarının çok gerisinde yer almaktadır (OECD, 2004). İşte bu durum eğitimciler için Finlandiya ve eğitim sistemine yönelik ilgi ve merak duygusunu
artırmaktadır.

Tüm farklılıklarıyla, özellikleriyle Finlandiya, tamamen amaca uygun öğrenmeyi hedefleyen bir eğitim modeli uygulamakta ve bu modeli sürekli geliştirmeye çalışmaktadır.

Finlandiya’da eğitimciler “Bir öğrenci zorluk yaşarsa, aklımıza gelmesi gereken soru,
öğrencide ne sorun olduğu ya da öğretmende ne sorun olduğu değildir. Asıl soru, sistemde ne sorun olduğudur” diyerek öğretim programlarını ortam ve şartlara göre güncellemektedir.

Başarımızın Temeli Öğretmenler

Başarının en önemli temel unsuru olarak öğretmen görülmektedir. Çünkü araştırmalar, öğretmen faktörünün öğrenci başarısında en önemli unsur olduğunu Finli eğitimcilere göstermiştir.

Bu nedenle de, Finlandiya eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapmış ve kaliteli öğretmenler yetiştirmeyi hedef almıştır. Öğretmen adaylarına üniversiteye başvuruda daha seçici ve belirleyici bir sistem getirilmiştir.

Finlandiya’nın PISA’da elde ettiği başarısının altında yatan en önemli unsurların başında öğretmen yetiştirme programı gelmektedir (Simola, 2005). Bu programın en önemli özelliği başlangıçta motivasyonu yüksek ve yetenekli öğrencileri programa kabul etmektir (Malaty, 2006). Finlandiya’da öğretmen olmaya karar veren bir aday bu programa katılabilmek için öncelikle Türkiye’deki ÖSYM sınavlarına benzeyen“marticulation” sınavında ve daha sonraüç aşamadan oluşan kabul testinden başarılı olmak zorundadır. Kabul testi kitap sınavı, mülakat ve örnek ders anlatımı (yada grup tartışması yönetimi) şeklinde yapılmaktadır (Malaty , 2006).

Finlandiya’da “Eğitimdeki başarınızın sırrı nedir?” diye sorduğumuzda alacağımız cevap kesin ve net “Öğretmenlerimiz”. Öğretmene duyulan güven, inanç ve değer en üst düzeydedir. Söyledikleri cümle şudur: “Her işi uzmanına bırakmalıyız. Eğitim görevini çocuklarla birebir yürüten öğretmenlerdir. Bu nedenle de eğitimde birinci derecede yetkili öğretmendir”, “Her öğrenci önemlidir ve özeldir. Öğrencideki yetenekleri ortaya çıkaracak olan öğretmendir”.

Kısaca Finlandiya’da öğretmen olmak prestij açısından bakarsak bizde doktor olmaya eşdeğerdir. Kutsal ve en gözde meslek ama öğretmen olmak da bir o kadar zordur. Tüm öğretmenler çift ana dal diplomalı olmak zorundadır. Kısaca bu küçük İskandinav ülkesinde yaşam çok farklıdır. Lisans eğitiminden sonra yüksek lisans zorunludur. Tüm öğretmenlerin en az iki branşı olması gerekmektedir. Bir branşta lisans eğitimi alan bir öğretmen adayının ikinci branşta yüksek lisans yapması gereklidir. Lisans programını tamamlayan bir sınıf öğretmeni adayı eğitim
bilimlerinde, branş öğretmeni adayları ise kendi alanında tezli yüksek lisans derecesine sahip olmak zorundadırlar (Sahlberg, 2007; Simola, 2005). Böylelikle Finli öğretmenlerin araştırma tabanlı bir eğitimle, sorgulayıcı bir bakış açısına sahip olmaları sağlanmaya çalışılmaktadır. Bunlarla birlikte sınıf veya okullarındaki problemleri tespit etme, probleme yönelik farklı çözüm yolları geliştirme ve yapılan uygulamanın etkisini analiz edip değerlendirme kabiliyeti kazandırılmaktadır (Sahlberg, 2007).

Okullar, İdari Yapı, Öğretmenler ve Eğitim

Peki, okullarda idari yapı nasıl öğretmenler nasıl atanıyor diye merek edebilirsiniz. Eğitim ile ilgili daha fazla bilgi vermeden önce bu konu üzerinde duralım.
Okullar belediyelere bağlı kuruluşlardır. Büyük şehirlerde okul müdürünü belediye
seçmektedir. Müdür ise öğretmenini tayin etmektedir. Küçük şehirlerde belediye meclisi öğretmeni belirlemektedir. İdarecilerin öncelikle öğretmenlik deneyimi olması gereklidir. Liderlik ve yönetim üzerine eğitim alması zorunludur. İdareci okulda “baba” gibi görülmektedir.

30 dakikalık iki teneffüs ve öğretmene bağlı kısa aralar verilmektedir. Uzun teneffüslerde öğrenci sayısı ile orantılı olarak nöbetçi öğretmen ve stajyer öğretmenler görev yapmaktadır. Öğretmenler belirli alanlardan sorumlu olacak şekilde sürekli hareket halindeler ve öğrencileri gözlemlemektedirler. Bir problemle karşılaştıklarında öğrenciler kime gideceğini bilmektedir. Uzun teneffüslerde okul yasal olarak tamamen boşalmaktadır. -200
C ye kadar öğrenciler teneffüse çıkmak zorundadırlar.

Okul müdürü belediyeye ait e-okul sistemini anlatıyor, okul alanında her noktada öğretmen–öğrenci için sınırsız internet olduğunu artık kitap taşımadıklarını tüm kaynaklara internet aracılığı ile ulaştıklarını belirtiyor.

Okullar birbirleriyle rekabet etmemektedir. Rekabet yerine dayanışma vardır. Okulların başarı düzeyleri hemen hemen aynı ve bu durumda bir okul diğerine göre ayrıcalıklı değildir. Durum böyle olunca çocuklar evlerine en yakın olan okula devam etmektedirler.

Ayrıca engellilerin yaşamlarını kolaylaştıracak alanlar mevcuttur ve bu alanlarda engellilerin ihtiyaçları her detayıyla düşünülmektedir. Bir alanda öğrenci kendisini okul dışında da geliştirmek isterse okul idaresine bunu açıklayan bir dilekçe vermektedir. İdare bunu belediyeye iletmekte böylece tüm masraflarını belediye karşılayarak okul saatleri dışında öğleden sonra ya da hafta sonu öğrenci istediği alanda ek kurs alabilmektedir.

Sınıflar 14 yaşa kadar 24 kişilik, liselerde ise 28 kişilik, ortalama 25 kişiden oluşmaktadır. Özel eğitim sınıfları en fazla altı kişi, engelliler sınıfı ise sekiz kişiden oluşmaktadır.

Öğrenciler okula giderken özel bir okul üniforması giymemektedirler. Özellikle küçük sınıf öğrencileri okula girişte ayakkabılarını çıkarıp çoraplarıyla veya terlikleriyle, elbiselerini askılara astıktan sonra sınıfa girmektedirler (Malaty, 2006). Buradaki amaç öğrencilerin okula geldiklerinde kendilerini evlerinde hissedebilmelerini sağlamaktır. Gözlemlerimize göre öğrenciler bu durumdan çok memnundurlar hatta okulumuz evimiz demektedirler. Öğrencilerin sınıflarında öğretim için uygun araç, gereç ve teknolojinin yanı sıra, öğrencilerin ellerini yıkamaları için lavabolar yer almaktadır (Sahlberg, 2007). Öğretmenler için de kıyafet serbesttir. Öğretmenlerin öğrencilere karşı fiziksel ceza uygulaması, bağırması Fin eğitim sisteminde karşılaşılmayan bir durumdur (Malaty, 2006).

Finliler İçin Temel ilke: “Duydum, gördüm, yaptım” ve “Daha iyi ne yapabilirim”.

Finli öğrencilere öğrenimlerinin ilk altı yılında hiçbir şekilde not verilmemekte ve sekizinci sınıfın sonuna kadar not verme zorunluluğu bulunmamaktadır. Öğrencilere 15 yaşlarına kadar test uygulanmamakta ve öğrenciler 16 yaşlarında iken ülke genelinde sınava girmektedirler. Ders kitapları pek fazla kullanılmamakta ve ders derste öğrenilir denilmektedir. Ödev verilmemesi istenmekte, eğer gerçekten gerekli ise bu ödev öğrencinin en fazla 30 dakikasını alacak şekilde planlanmaktadır.

Teorik ve ezberciliğe dayalı değil, düşünmeye ve uygulamaya dayalı bir eğitim verilmektedir. Öğrenciler hem öğrenmekte hem uygulamakta, araştırmakta, düşünmekte, yazıp-çizmekte sonuçlar sunmaktadırlar. Öğrenciler için öğrenilenler yaşamlarının birer parçası olup bunları günlük yaşamlarında rahatlıkla uygulayabilmektedirler. Öğrencilere yetişkin gibi davranılmakta ve güven duygusu hissettirilmektedir. Öğretmen ve öğrenciler öğle yemeklerini hep birlikte kafeteryada yemektedirler. Kafeteryalar, kütüphaneler, mutfaklar ve okuldaki tüm alanlar öğrencilerin kendini evde hissetmelerini sağlayacak şekilde tasarlanmış ve sıcaktır. Zorunlu temel eğitim süresince tüm öğrenciler eğitim, sağlık, günlük sıcak yemek, bilgisayar ve yazıcı kullanımı, kitap, defter, kalem, okul gezilerinden ücretsiz
olarak faydalanmaktadırlar (Malaty, 2006).

Her Öğrenci Eşittir

Finlandiya eğitim sisteminin öğrenciler için en önemli özelliği zeki öğrencileri ön plana alması değil, tam tersine daha alt seviyedeki öğrencilere özel önem göstermesi ve onları daha üst düzeye çıkarmaya çalışmasıdır. Sistem üst düzeydeki öğrencilerin daha alt seviyedekilere yardımcı olmalarını, onlara bilgilerini aktarmasını sağlamakta böylece üst düzeydeki öğrenciler kendi çalışmalarıyla daha üst seviyeye taşınmaktadırlar.

Detaylı bilgi ve daha fazlası için: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/328881

Mert Cansu tarafından yayımlandı

ISTANBUL TURKEY TEACHER CANDIDATE

Eğitimin Göz Bebeği Finlandiya Eğitim Sistemi” için 5 yorum

  1. Eğlenerek öğrenmeyi,bireyselliği ve özgürlüğü benimseyen bir eğitim sistemi. Bakın türkiye’de Tegv buna yakın bir eğitim sistemiyle çalışmalar yapıyor,naçizane görüşüm çok da başarılı olduğu yönünde,lakin vakıftan sadece az sayıda çocuk ve veli haberdar olduğundan,ülke çapında etki yaratamıyor. Tegv in bu eğitim anlayışını ve uyarlamasının bir kısmını benimsemek ya da en azından gözlemlemek bile türk eğitim sisteminde bir devrim yaratabilir diye düşünüyorum. Mesele ödevleri kaldırıp ders saatlerini azaltmak değil, derse ve oyuna ayrılan zamanı daha nitelikli hale getirmek. Yani Finlandiya’ya nicelik üzerinden imrenmenin bir anlamı yok. Çocuk nerede oynayacak, ne oynayacak, kısa ders saatleri nasıl en verimli hale getirilecek. Yeniliği çocuğa yaklaşımda, eğitim biliminde gerçekleştirmişler asıl. Ders saati ve odevlerin kaldırılması bununla birlikte gelen şeyler sadece.

    Liked by 3 people

  2. Vay arkadaş adamlar sınıfta bir öğrencinin derdi varsa sistemde sorun arıyormuş.Bu yüzden bizim eğitim sistemi gelişmiyor.Çünkü bizim okullarda derslere her zaman kalkan bir kitle vardır.Öğretmenler de hep onları kaldırır. Özgüvensiz olanlar derslere katılmaz,öğretmenler de kaldırmaz ve o öğrenci orada fikirleriyle unutulur.Şahsen ben lise 1’den sonra saldım kendimi.Okulda adalet yok.Serseri olman gerekiyor öğretmenlerin seni tanıması için.O yüzden şu eğitim sistemini değiştirin artık.

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın